TÜRK FİLMLERİNDE GÖÇ OLGUSU
Faruk Kaya
Sinema, yaşanmış olan veya yaşanabilecek her şeyi konu alan
bir sanattır. Kavimler Göçü gibi çağ açıp çağ kapatan tüm dünyayı etkileyen
önemli bir olay olan göçleri de konu almıştır.
Türkiye'de 1950'li yıllarla birlikte başlayan kente göç olgusu, zamanla
sosyolojinin temel konularından birini oluşturmuştur. Sinemada kentleşme
olgusunun ele alınması da ancak 1960'lı yıllarla birlikte görülmüştür.
Türkiye’de kırsaldan
kente iç göçü konu alan Halit Refik’in “Gurbet Kuşları” (1964) ilk
filmdir. Bu film:
Kahramanmaraş'tan, İstanbul'a göç eden bir ailenin dramını anlatıyor. Aile, büyük
umutlarla İstanbul'a geliyor. Kent ve kentteki yaşam aile bireylerini farklı biçimde
etkiliyor, zamanla aileden kopmalar başlıyor. Aile İstanbul’a taşınırken, Maraş’taki hemşerilerinden daha üst
konuma geleceklerini düşünürler. Aynı yıllarda yurtdışına olan işçi göçleri de geçim
sıkıntısı çeken bireylerin orada çalışıp biriktirdikleri ile memleketlerinde
daha iyi yaşayacaklarını düşünmeleri ile olmuştur.
1972’de “Dönüş”
filminde de Almanya’ya para kazanmak için giden İbrahim’in geride bıraktığı köy
hayatına yabancılaşmasıyla tamamen yalnızlaşan eşi Gülcan’ın köy halkından baskı
görmesi ve çocuğunu kaybetmesine kadar gider. İbrahim geçte olsa döner fakat başka
bir hayat kurduğunun kanıtlarıyla.
Bu filmde olduğu
gibi insanların para kazanmak için ettikleri göçler göç eden insanların farklı
bir yaşam tarzı ile karşılaşmasıyla birlikte eski yaşadıkları yerlere yabancılaşmalarıyla
sonuçlanmıştır. Örneğin şuan da ilk olarak 2 bin 500 Türkün göç ettiği Almanya'da, bugün üçüncü nesle ulaşan
yaklaşık 3 milyon Türk bulunuyor.1980'lerdeki bir film olan“Züğürt Ağa”
Ağanın köylüler
tarafından kandırılıp hiçbir şeyinin kalmamasıyla İstanbul’a göç etmesini ve
orada yaşam şartlarına alışamadığı için yaşadığı zorlukları anlatmaktadır.
Genellikle bu dönemdegelenlerin
nerede ve nasıl yaşayacağısorun olmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder