18 Nisan 2020 Cumartesi





Alınyazımız Coğrafya
                              
                                         Bengisu Suna





   Başta sosyal medyada olmak üzere günlük hayatınızda pek çok kez insanların ’‘Coğrafya kaderdir.’’ dediğini duymuşsunuzdur. Peki bu söz ne anlama gelir? Ya da gerçekten coğrafya kader midir?
   ‘‘Coğrafya kaderdir.’’  sözünü; ‘‘İnsanın doğup büyüdüğü yer, o insanın alınyazısıdır.’’ şeklinde açıklayabiliriz. Şimdi ise bu meşhur lafın doğruluğunu tartmaya gelelim.
   Bence coğrafyanın hayatımızda çok önemli bir yeri olduğu tartışılmazdır. Böyle olunca kaderimizin şekillenmesinde büyük rol oynadığı da doğrudur. Bunun sebebi; yüzyıllardır insanoğlunun, doğanın baskın geldiği durumlarda doğa koşullarına ayak uydurmak zorunda kalmasıdır. Ülkemizden örnek verecek olursak Ege bölgesinde yaşayan insanlar genellikle zeytincilikle uğraşır ve yemeklerinin çoğu da zeytinyağlıdır. Doğu Anadolu’da yaşayan insanlarsa hayvancılıkla uğraşır ve yemeklerinde sebze yerine et daha baskındır. Ya da İç Anadolu’da yağış oranı az, iklim sıcak ve kurak olduğundan kerpiç evler görülürken Karadeniz’de ormanların çok olması nedeniyle ahşap evler görülür. Örneklerden de anlayabileceğimiz gibi coğrafya birçok konuda belirleyici bir faktördür.
   Ancak bir insanın kaderinin belirlenmesi tamamen coğrafyaya mı bağlıdır? Ben bunun cevabının hayır olduğunu düşünenlerdenim. Çünkü bence insan kendi kaderini kendisi şekillendirir. Coğrafya bu durumda insanı kısıtlayıcı durumdadır. Örneğin bir insanın gelecekte seçebileceği üç seçeneği varsa coğrafya bunları ikiye indirir, ama yine de o ikisi arasından son seçimi insan yapar. Yani tüm yükü coğrafyaya atmak kolay yolu seçmek, sorumluluktan kaçmak demektir.
   İnsanlar çoğunlukla başka ülkelerde yaşayan insanların ‘‘daha güzel’’ hayatlarını gördükleri zaman coğrafyanın kader olduğunu söylerler. Kaderlerini belirleyenin aslında kendileri olduğunun farkında değillerdir ya da farkında oldukları halde bilmezlikten gelmektedirler.
   Uzun lafın kısası coğrafya kader değildir, kaderi belirleyici bir unsurdur.






                                                              Our Destiny Geography



    You may have heard many times in your daily life, especially on social media, that people say ‘‘Geography is destiny.’’.  So what does this word mean? Or is geography really destiny?
   "Geography is destiny." We can explain it as "The place where person was born and raised is the destiny of that person." Now let's come to weigh the accuracy of this famous statement.
     I think it is indisputable that geography has a very important place in our lives. It is also true that this plays a big role in shaping our fate. The reason of this; For centuries, human beings have had to adapt to the conditions of nature when nature prevails. For example, people living in the Aegean region usually deal with olives and most of their meals are olive oil. But people living in Eastern Anatolia are engaged in animal husbandry and in foods meat is more dominant than vegetables. Or, because of the low precipitation and the climate is hot and dry in Central Anatolia, mudbrick houses are seen, while wooden houses are seen due to the rich forests in the Black Sea. As we can understand from the examples, geography is a determining factor in many issues.
     But is the determination of the fate of a person completely dependent on geography? I am one of those who think that the answer is no. Because I think person shapes his/her own destiny by himself/herself. Geography is in this case restricting people. For example, if a person has three options to choose from in the future, geography reduces them to two but still person makes the final choice between the two. In other words,  put the entire load on geography means choosing an easy way and avoiding responsibility.
     People often say that geography is destiny when they see the "more beautiful" lives of people living in other countries. They are not aware that it is they who determine their destiny or they are unaware of being aware.
     Long story short, geography is not destiny, it is a factor of determining the destiny.








Kurşunsuz Katliam
Kırım Türklerinin Tehciri

                                                                                       Ahmet Emin Karabulut




Yüzyıllardır yaşadıkları topraklardan çıkarılarak yurtsuz bırakılan Kırım Türklerinin sürgünü hepimizi derinden etkileyen bir dramdır. Bu tarihe kara bir leke olarak geçmiştir. Çok eski değil. Tam 75 yıl önce dünya insanların ölüme terkedildiği bir sürgüne şahit oldu. Ya da bir soykırım mı demeliyiz?Bazı araştırmacılar bunun Birleşmiş Milletlerin soykırım tanımına uyduğunu savunuyor. Buna karşın tarihi çalışmalar soykırım değil sürgün olarak tanımlanıyor. Peki, bu olaya soykırım denilebilmesine neden olan ne? 11 Mayıs 1944 tarihinde Rus tarafında yaklaşık 20.000 Kırım Türkünün savaşmasına rağmen Josef Stalin Kırım Türklerini hain ilan ederek sürgün kararı verdi.‘Vatan hainliği, Sovyet halkını imha etme girişimi ve Nazi işgalcileriyle işbirliği’ Kırımlı Tatarların sürülmesinin resmi gerekçesi olarak gösterildi.
Binlerce Kırım Türkü vatanından sürülecekti. 18 Mayıs gecesi hepsinin kapıları çalındı. Onlara sadece 15 dakika hazırlanma süresi verilerek sürgün edilecekleri söylendi. Yanlarına doğru düzgün hiçbir şey almadan evlerinden zorla çıkarıldılar. Nüfusun çoğu çocuk, kadın, yaşlı ve savaşa gidemeyen erkeklerden oluşuyordu. Çünkü geri kalanı savaştaydı. Hayvan vagonlarına istif edilerek vatanlarından sürüldüler. Bu çileli yolculuk yaklaşık 1 ay sürdü. 20 günden fazla aç şekilde yolculuk ettiler. 2-3 günde bir kömür kovasından bir bardak çorba içebildiler. İnsanların bir kısmı yolda hastalanıp, havasız kalarak ya da açlıktan öldü. Ölen insanlar yol kenarlarında bırakıldı. İnsanları acımasızca trenlerde ölüme terk ettiler.
Kırım Türkleri Özbekistan, Mari, Kazakistan ve Rusya’nın bazı yerlerine sürgün edildi. Akrabalar, aileler birbirinden koparıldı. Kırım Türklerinin acısı sürgünden sonra da bitmedi. Yaşaması zor yerlere götürüldü. İnşaatlarda, pamuk tarlalarında, fabrikalarda köle gibi çalıştırıldılar. Bu sürede bazı Türkler salgın hastalıklardan ve yetersiz beslenmeden hayatını kaybetti. Yaklaşık 192 bin kişilik sürgün edilen Kırım Türklerinin neredeyse yarısı hayatını kaybetti.
Sürgünden 2-3 gün sonra Arabat köyünün unutulduğu fark edildi. Köy halkının tamamı bir gemiye bindirildi. Gemi denizde batırılarak yüzlerce insan zalimce katledildi. 1965'te Kırım Tatarlarının, kendi vatanları Kırım'ı ‘turist’ olarak gezmesine müsaade edilmeye başlandı.İnsanların ailelerinden koparıldığı, çocukların yetim bırakıldığı bir zulümdü. Şimdi binlerce insan, dedelerinin ninelerinin kim olduğunu bilmeden geçmişlerinden koparılmış, yüreklerinde bu olayın sancısıyla yaşıyor.






MassacreWithoutBullet
Theexile of theCrimeanTurks, whichhavebeenremovedfromthelandstheyhavebeenlivingforcenturiesandareleftwithout a country, is a drama thatdeeplyaffects us all. It has passedintohistory as a blackstain. It's not veryold. Just 75 yearsago, theworldwitnessed an exilewherepeoplewerelefttodie. Orshouldwe say a genocide? Someresearchersarguethatthisfitsthe United Nations definition of genocide. However, historicalstudiesaredefined as exile, not genocide. So, whatcausedthisphenomenonto be calledgenocide? Althoughabout 20,000 CrimeanTurksfought on the Russian side on 11 May 1944, Josef Stalin declaredtheCrimeanTurks a traitorandmade an exiledecision. 'Homelandtreachery, an attempttodestroytheSovietpeopleandcooperationwith Nazi invaders' werecited as theofficialjustificationfortheextermination of theCrimeanTatars. Thousands of CrimeanTurkswould be expelledfromtheirhomeland. Thedoors of all of themwereknocked on thenight of May 18th. Theyweretoldthattheywould be exiledbygivingthemonly 15 minutes of preparation time. Theywereforciblyremovedfromtheirhomeswithouttakinganythingproperlytowardsthem. Most of thepopulationconsisted of children, women, old men whocould not gotowar. Becausethe rest was at war. Theyweredeportedfromanimalwagonsanddeportedfromtheirhomeland. Thissufferingjourneylastedabout 1 month. Theytraveledhungryformorethan 20 days. Theywereabletodrink a glass of soupfrom a coalbucketevery 2-3 days. Some of thepeoplefellill on theroadanddied of illorstarvation. Thepeoplewhodiedwereleft on theroadside. Theyrelentlesslyleftpeopletodie on thetrains. CrimeanTurkswereexiledtosomeparts of Uzbekistan, Mari, KazakhstanandRussia. Relativesandfamiliesweretorn apart. Thesuffering of theCrimeanTurksdid not endafterexile. He wastakento hard-to-liveplaces. Theyworkedlikeslaves in constructions, cottonfields, factories. Duringthisperiod, someTurksdiedfromepidemicsandmalnutrition. Almosthalf of theCrimeanTurks, whowereexiledabout 192 thousandpeople, died. ItwasnoticedthatArabatvillagewasforgotten 2-3 daysaftertheexile. All of thevillagepeoplewere put on a ship. Hundreds of peoplewerebrutallymurderedbysinkingtheship in thesea. In 1965, CrimeanTatarswereallowedtotraveltheirhomelandCrimea as a 'tourist'. Itwas a persecution in whichpeopleweredisconnectedfromtheirfamiliesandchildrenwereleft an orphan. Nowthousands of peoplehavebeencutofffromtheirpastwithoutknowingwhotheirgrandparentsare, andtheylivewiththepain of thisevent in theirhearts














İŞİNE GELDİĞİ GİBİ YERLEŞ
                                              

                                                   Ahmet Görkem




Türkiye’de doğal ve beşerî koşullar yönünden yöreler arasında önemli farklılıklar vardır. Ülkemizde yerleşmeye çok elverişli alanlar bulunduğu gibi elverişli olmayan yerler de bulunmaktadır. Bu nedenle nüfus yoğunluğu bakımından iller arasında farklılıklar vardır.
Genellikle herkes kendi için avantajlı bölgelerde yaşamak ister. Kimisinin yaşadığı bölge kimisi için çok büyük bir zorluk olabilir.Kimisi için çekilemez bir geçim kaynağı olan iş kimi için vazgeçilmezdir. İşte bence insanlar buna göre ülkeye  dağılmıştır.

1997 yılında Türkiye’de yapılan nüfus sayımına göre kilometrekare başına düşen ortalama nüfus yoğunluğu 81 kişi olarak hesaplanmıştır. Türkiye’de coğrafi bölgeler, bölümler ve yöreler arasında nüfus dağılımında farklılıklar görülmektedir. Bu da yine fiziki ve beşeri faktörlerin etkisinden kaynaklanmaktadır. Ben fiziki faktöleri paylaşacağım.

FİZİKİ FAKTÖRLER
Fiziki faktörler iklim özellikleri yer şekilleri toprak özellikleri gibi nedenlerdir
Bir yerin aldığı yağış, hava sıcaklığı ortalaması gibi nedenler iklim etkisi altındadır. Örnek soğuk sevmeyen bir meyveyi kışın aşırı soğuk olan doğu Anadolu bölgesinde yetiştiremezsin.
Meyve sebze yetiştirmek için de Doğu Anadoluyu seçemezsin. Engebeli arzide ürün yetişmez. Bu nedenler dolayı her bölgenin kendine ait geçim şartları oluşur.
Engebeli arazide hayvancılık artmıştır bu nedenle ve geçmişimizden günümüze bölgelerin geçim kaynağı,özellikleri alışılmış hale gelmiştir



Yeni Hayat İrem Deniz Aslan Sanat insanların hayatlarını etkileyen önemli olayları duygularla birleştirir. Sonuc...