15 Nisan 2020 Çarşamba





Coğrafyanın Önemi


                                          Dide Taşkınsoy





İlk çağlardan beri insanoğlu yaşadığı yeri, çevresini, dünyanın diğer ucunu keşfetmek istemiş; çöllerin en sıcak noktasının, okyanusların dibinin nasıl olduğunu, kendinden kilometrelerce uzakta yaşam olup olmadığını merak etmiştir.
     Bu merak duygusu insanları coğrafya öğrenmeye yöneltmektedir. Coğrafya bilimi sayesinde insanlar yaşadıkları ortamı tanımakla birlikte yaşam tarzlarını da buna göre düzenlerler. Örneğin coğrafya bilen bir insan kendi bölgesinin iklimini öğrenip tarım yapacaksa buna göre planlar, piknik yapacaksa yağmurlu bir iklim bölgesinde yaşadığını aklına getirip hava durumunu kontrol eder. Ayrıca coğrafya bilen biri ülke ve çevresini tanıma fırsatını yakalamış demektir, bu şekilde ülke ve çevre sevgisi edinir. Coğrafya hakkında bilgi sahibi olmak ulusal bir önem de taşır. Örneğin bir kişi gerekli araştırmalar sonucunda yeryüzündeki çeşitli ekonomik etkinlikleri, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımını öğrenebilir, bu bilgileri ülkesini kalkındırmak için kullanabilir.
    Sözün özü hayatımızın büyük bir bölümünde söz sahibi olan coğrafya hakkında bilgi sahibi olmak bizim açımızdan çok önemlidir. Bizi her alanda geliştirir, önlem almamızı sağlar. Hoşçakalın, coğrafyasız kalmayın… J





COĞRAFYA, KADER Mİ KABULLENMEK Mİ?
                 
                                                       Şeyma İpek Dağ




Hayatımızın büyük bir kısmı bir şeyler hakkında ettiğimiz şikayetlerle doludur.İnsanların çoğu başarısızlıklarını bir nedene bağlamak ister ve şikayetler ortaya çıkar.Bu şikayetlerden biri de yaşadığımız yerle ilgili.Ülkeler topraklarının çoğunu büyük savaşlarla elde etmiştir.Kimi ticaret kimi petrol kimi ise tarım için savaş vermiştir ve ülkelerin sınırları böyle belirlenmiştir.Ancak sadece toprak sınırlarını belirlemişlerdir.Oysaki bilimin sınırlarını belirlemek için daha birçok senegerekmektedir.

Günümüzdeki ülkelerin bazıları bunun farkında ve bu sayede dünyadaki en gelişmiş ülkeler arasındalar.Ve yine bu sayede gelişmeye devam ediyorlar.MeselaJaponya en çok deprem olan ülke ve geçmiş yıllarda deprem sonucunda çok fazla hasar almış.Ancak yaşanan depremleri kadere bağlamayıp ileriki yıllarda depremler sonucundaki ölüm oranlarını düşürmeyi başarmışlar.Bunu da tabii ki çok çalışarak sağlamışlar.

Bir başka örnekse Almanya.İkinci Dünya Savaşı’nda Almanya büyük bir darbe aldı.Çok büyük bir savaşın içinden çıkmışlardı.Aldığı toprakları da kaybetmişlerdi.Günümüze bakarsak Almanya dünyadaki en iyi ekonomiye sahip ülkelerden biri.Buralara gelebilmek içinse de iyi eğitime ve disiplinli çalışmayaihtiyaç duydular ve çok kısa bir sürede gelişim sağladılar.

Bazı ülkeler coğrafi olarak fazlaca avantaja sahiptir.Ancak bu avantajları kullanamayıp gelişmiş ülkeler arasına girememişlerdir.Günümüzde en çok ekonomik sorunları da yine bu ülkeler yaşar.

Yani her ülkenin dezavantajları bulunmakta ve bunları değiştirmek onların elinde.Bunu da ancak ve ancak ileri bir eğitim sistemi, bilimin ışığında çalışmalar ve disiplin sağlayabilir.Kısacası hem bireyler için hem de toplumlar için kendi gerçekliklerini belirlemek inanmaktan ve çalışmaktan geçer.








TÜRKİYE NÜFUSUNUN DAĞILIŞI
                                            Oyun Gamer

İnsanlar, tarih öncesi devirlerde doğal ortamın etkisiyle göçebe olarak yaşamışlardır. Zamanla yerleşik hayata geçerek yaşadıkları ortamın kaynaklarını kullanmaya başlamışlar ve ihtiyaçlarını karşılayabileceği bölgelere yönelmişlerdir. İnsan yaşamı ve çeşitli faaliyetlerine elverişli alanlar nüfus bakımından daha kalabalıkken elverişli olmayan alanlar ise daha az nüfusludur.
Sanayileşmeyle hız kazanan kentleşmeyle beraber kentsel yerleşim yerleri ve beraberinde nüfus artmış, kırsal kesimden kentle göç başlamıştır. 1927 yılında da ülkemizde %25 olan kent nüfusu sanayileşme ve kente göçün artmasıyla 2018 yılına kadar %92’lere gelmiştir.
Ülkemizde sanayinin, ulaşımın,turizmin geliştiği kentlerde insan nüfusu fazla ve yoğunken; yaşam şartlarını zorlaştıran iklime sahip, tarıma elverişsiz arazilerin ve verimsiz toprakların olduğu kırsal yerlerde nüfus azdır.
 2019 yılında ülkemizde 25 milyondan fazla insan Marmara Bölgesinde yaşarken Akdeniz kıyılarımızda 10 milyon, Ege kıyılarımızda 12 milyon, İç Anadolu’da 13 milyon, 8 milyon insan Karadeniz kıyılarında, 9 milyon insan Güneydoğu ve 6 milyon kadar insan Doğu Anadolu’da yaşamaktadır
Marmara’da sanayi faaliyetlerin olması, iklim şartlarının elverişli, olmasıyla beraber,Akdeniz kıyı bölgelerinde deniz turizminin gelişmesi ve Ege ise sahip olduğu limanlarla deniz ticaretinin gelişmesi bu bölgelerde nüfusu arttırırken; Yüksek, dağlık bölgede olan ve sert iklime sahip Doğu Anadolu’da nüfus daha az olmuştur.
İç Anadolu’da nüfus konumu nedeniyle, Ankara, Konya, Kayseri gibi illerde toplanmakla beraber diğer illerde nüfus seyrektir.
Karadeniz’de ise kıyılarda ve Batı Karadeniz tarafında madencilik ve sanayi faaliyetler sayesinde fazlayken (Samsun, Trabzon, Ordu, Zonguldak bu etkenlerden toplam 3.5Milyon nüfusa sahiptir), iç kesimlere doğru gidildikçe nüfus ve yoğunluk azalmaktadır. Bu duruma gür ormanların yerleşimi zorlaması ve olumsuz iklim şartları etkilidir.
Görüldüğü gibi nüfusumuz hayatın daha kolay olduğu, iş imkânı sağlayan bölgelerde yoğunlaşmış, hayatımızı zorlaştıran kırsal bölgelerimizde seyrekleşmiştir. Denilebilir ki doğal veya beşerî faktörler nüfus dağılımını etkiler, bu faktörlerin hayatı zorlaştırmadığı bazen avantaja çevirdiği bölgelerde nüfus yoğunluğu artar.







                                        ENDEMİK BİTKİ ZENGİNİ TÜRKİYE


                                                                                                       Ayşe Piliç




Yeryüzünün yalnızca belli bölgelerde yaşayan, başka yerlerde bulunmayan bitki ve hayvan türlerine endemik denir. Endemik kelimesi Latince (endomos) kelimesinden gelir ve yerli anlamına gelmektedir. Türkiye’nin mutlak konumu, coğrafi özelliklerinin neden olduğu iklim farklılıkları, ülkemizin genç oluşumlu bir araziye sahip olması gibi etkenler ülkemizdeki endemik bitki çeşitliliğinin fazla olmasında etkili olmuştur. Ülkemizdeki endemik bitki sayısı, Avrupa ülkelerindeki toplam endemik bitki sayısından daha fazladır. Bu yüzden Türkiye, endemik bitkileri bakımından dünyadaki önemli ülkelerden birisidir.



Ülkemizde bulunan bitki türlerinin yaklaşık %30 u endemik bitkidir. Antalya, Mersin, Konya, Sivas, Kayseri ve Muğla ülkemizdeki endemik bitki türü bakımından en zengin olan illerimizken Bartın, Yalova, Edirne, Düzce ve Zonguldak endemik bitki türü bakımından en fakir olan illerimizdir.
 Kaz dağında orman meydana getiren Kazdağı Göknarı, Kasnak Meşesi, Beşparmak Dağlarındaki Kral Eğreltisi, Antalya Çiğdemi, Anadolu Glayölü, Eber Sarısıülkemizdeki endemik bitki türlerinin birkaçıdır.
Anahtar Kelimeler: Türkiye, endemik bitki





TÜRKİYE’NİN NÜFUS DAĞILIŞI

                                                 Beyza Turfan




1927’de yapılan ilk sayımın ardından Türkiye’nin nüfusu devamlı olarak artmıştır. 1950 yılından itibaren kır ve kent nüfusu; karma ekonomiye geçilmesi, ulaşımın gelişmesi ve metropolleşmeyle ivmelenen göçler sonucu dengesizleşmeye başlamıştır. Doğu sürekli göç verirken batı da göç almış, nüfus büyük şehirlerde yoğunlaşmıştır.
Nüfusun bu şekilde dağılmasını etkileyen faktörlerden bir tanesi iklimdir. Ülkemizde yerleşim yeri olarak sıcaklığın ve yağışın yeterli olduğu alanlar daha çok tercih edilmektedir. Aşırı soğuk ve aşırı sıcak, kurak yerlerde nüfus yoğunluğu azdır. Doğu Anadolu bu duruma örnek verilebilir. İklimin sıcak olduğu ve deniz kıyısında yer alan Akdeniz ve Ege bölgelerimiz turizmimkânın fazla olmasından nüfusun yoğun olduğu bölgelerdir.  Bitki örtüsünün, yer şekillerinin ve toprak özelliklerinin de nüfus dağılışında etkisi vardır. Bitki örtüsünün çok gür olduğu yerler yaşama elverişli değildir. Aynı şekilde yeryüzü şekillerinin engebeli olduğu dik yamaçlı ve dağlık bölgelerde nüfus azdır. Düz platoların ve ovaların olduğu İç Anadolu bölgesi tarıma elverişli olduğundan Doğu Anadolu’ya kıyasla daha fazla nüfusa sahiptir.
Sanayileşme diğer ülkelerde olduğu gibi bizim ülkemizde de göçe sebep olmaktadır. İnsanlar daha çok iş imkânı olduğu düşüncesiyle ve refah seviyelerini yükseltmek; daha iyi ulaşım, sağlık imkânlarına erişmek için kırsal kesimlerden büyük şehirlere göç etmektedir. Nüfusun sanayileşmenin olduğu illerde ve büyük şehirlerimizde yoğunlaşmasının sebebi budur. Ayrıca eğitim görmek amacıyla göç edenlerin sayısı bir hayli fazladır. Köklü üniversitelerin Ankara, İstanbul gibi büyük şehirlerde olması da nüfusun buralarda yoğunlaşmasının nedenlerindendir.
Madencilik sektörü nüfusumuzu etkileyen bir başka faktördür. Batman petrol, Zonguldak taşkömürü, Sivas- Divriği demir, Artvin-Murgul bakır, Kastamonu-Küre bakır, Soma-linyit şeklinde listeleyebileceğimiz illerimizde nüfus daha fazladır.
Sonuç olarak ülkemizdeki nüfus dağılışı diğer ülkelerle benzer şekilde sanayileşmenin, tarımın, eğitim olanaklarının, iş imkânlarının olduğu bölgelerde yoğunluk gösterirken; yaşam koşulların zorlaştığı, yeryüzü şekillerinin engebeli, toprağın verimsiz, kuraklığın olduğu bölgelerde seyrektir.




 

 

 








COĞRAFYA   HAYATTIR

                                                        Nesibe nur Bilgi




Coğrafya, ülkelerin bulunduğu jeopolitik konumları göz önünde bulundurarak yeni yaklaşımlar geliştiren bilim dalıdır. Coğrafya bilimi yeryüzünün sadece fiziki yapısıyla değil aynı zamanda üzerinde yaşayan insanlar ve insanların yaptıkları ile ilgilenir. Bu ilgileniş sayesinde ortaya çıkan bilgi ülkelerin sosyal, ekonomik, kültürel, bölgesel ve siyasal yönden gelişebilmeleri için önemlidir. Coğrafya bilgisi sadece ülkeler için değil aynı zamanda bireyler için de önemlidir ve yarar sağlar. Sağladığı bazı yararları sayacak olursak;
o   Yaşadığı şehrin ve ülkenin konumunu kavrar.
o   Ülkesindeki ve Dünyadaki ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmeleri daha iyi anlamasını sağlar.
o   Ülkesinin konumunu daha iyi bildiği için ülkesindeki doğal kaynakları tanır ve bu kaynakları bilinçli bir şekilde kullanmayı öğrenir.
o   Haritalardan yararlanarak yön bulma kabiliyeti artar.
o   Çevresine karşı daha bilinçli olur.
o   Ulaşım, iletişim, tarım, turizm gibi beşeri faaliyetleri daha iyi planlar.
Bu saydığımız örnekler bile aslında insan için coğrafyanın ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
İnsanların yeryüzünün farklı bölgelerine yaptığı göçler ve geziler attıkça yeryüzündeki bilgiler de gittikçe çoğalmıştır. Bu geziler dolayısıyla insanlar gidecekleri yerlerin haritalarını çizmeye ve yol boyunca gördüklerini betimlemeye başlamışlardır. Bu sayede insanların coğrafyaya karşı olan bilgileri artmıştır. Bu bilgiler sayesinde de coğrafya bilimi gelişmeye ve önem kazanmaya başlamıştır. Coğrafya bilimi, tarihte önemli bir yere sahiptir. Örneğin; Denizcilikte ilerleme, pusulanın icadı gibi buluşlar coğrafya bilimi sayesinde olmuştur.
    Bütün bu bahsettiklerimiz coğrafya biliminin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Coğrafyayı hiç bilmeyen, yaşadığı yerin hangi bölgede yer aldığının farkında olmayan bir insanın olaylara bakış açısı çok doğru olmayabilir. İnsanlar eskiden şimdiki kadar gözlem  imkanına sahip değillerdi. Ancak insanların hayatındaki önemi o zamanda çok belliydi. Şimdi teknolojinin gelişmesi ile birlikte coğrafya, günlük yaşantımızda fark etmeden kullandığımız bir bilim haline geldi diyebiliriz.

Yeni Hayat İrem Deniz Aslan Sanat insanların hayatlarını etkileyen önemli olayları duygularla birleştirir. Sonuc...