İNSAN NEREDE YAŞAR ?
Berranur
BOZKURT
İnsan hayatını kolay
olduğu, daha iyi şartlarda yaşayacağı,her şeye kolay ulaşabileceği, doğal
güzelliklerin çok olduğu, tarihi kalıntıların çok olduğu kısacası onu mutlu
edecek her şeyin olduğu yerde yaşamak ister. Günümüzde insanlar daha rahat
yaşamak istediği ve tüketici toplum yolunda hızla ilerlediği için üretmekten
çok tüketmeye yönelik davranış sergiliyor. Bu sebeple de daha çok köy ve
kasabadan; şehre,metropollere taşınıyor.
Ülkemizde nüfus,
sanayinin gelişmiş olduğu yerlerde günümüzün gerekliliklerini karşılamak adına
kırsal kesimlere nazaran daha yoğun ve bu durum çok olağan olduğu için günümüzde
işsizlik son yıllarda yakın tarihin rekor seviyelerine ulaştığından dolayı
insanlar nerede olursa olsun işin olduğu, sanayi, fabrika ve işletmelerin
olduğu yerlere göç etmektedirler. Fakat nüfusun dağılışındaki tek etmen elbette
sanayi değildir. Tarım alanlarının sınırlı ve ulaşımında zor olduğu yerlerde de
nüfus azınlıktadır. Zengin su kaynaklarına sahip yerlerde de nüfusun çoğaldığını
söyleyebiliriz. Ayrıca deniz ve göl kenarlarında nüfusun yoğun olmasının bir
başka sebebi de turizmdir.
Nüfusun farklı yoğunlukta olma sebeplerinden biri de
iklimdir. İnsanoğlu her zaman ki gibi rahatına düşkün olduğu için soğuk iklimi
değil sıcak, ılıman olan iklimi tercih eder.Bu yüzden sıcak olan bölgeler soğuk
olan bölgelere nazaran daha kalabalıktır. Yer altı kaynaklarının çok olduğu
yerlerde nüfus yoğunluğu işletmelerin artmasından dolayı fazladır. Buna örnek
olarak Zonguldak’ta taş kömürü,Batman’ da ki petrolün sayesinden nüfusun artması
örnek olarak verilebilir. Ayrıca önemli
ulaşım yolları üzerinde bulunan illerimizde de nüfus fazladır.
Kayseriise 1,39
milyon nüfusuyla buna verilebilecek en güzel örneklerden bir tanesidir.
Ülkemizin şu an ki nüfusu 83 milyona yakın bir değerdedir. Fakat bu 83 milyonun
çoğu sanayinin geliştiği, iklimin elverişli olduğu, ulaşım ve tedarik
zincirinin sorunsuz olarak gerçekleştiğimetropol gibi yerlerde yaşamaktadır.
Aslında metropol gibi yerlerde yaşamanın bize getirdiği onlarca avantajın yanı
sıra bizimde doğayla olan ilişkimiz giderek paraziter bir yaşama dönüşerek
ondan fazlasıyla yaralanırken doğaya geri dönüşü olmayan zararlar vermekteyiz .Bu
konuda verebileceğimiz en önemli örnek ise büyük şehirlerdeki hava kirliğinin
son yıllarda insan sağlığı adına kritik düzeylere gelmesi ve bir çok yeraltı
kaynağı bakımından zengin şehirlerin kaynaklarının tükenmesi olarak verilebilir.
Ülkemizin en kalabalık şehri
Türkiye nüfusunun %18’inden fazlasını oluşturan ve 2010 Avrupa Kültür Başkenti
seçilen İstanbul’dur. Tabi ki yukarıda örnek verdiğim çevre sorunlarının en
büyük temsilcisi de bu şehrimizdir. Bir düşünelim 15 milyon insan yani Belçika,
İsviçre, Avusturya ve komşumuz olan Yunanistan gibi birçok ülkeden daha
kalabalıkbir şehirde bu gibi sıkıntılar nasıl yaşanmaz?
Bütün bunlardan yola
çıkarak sanayileşme, tarım, yer altı kaynakları ve ulaşım nüfusu etkileyen
beşeri faktörlerdendir. Beşeri etmenler insanların yaşam kolaylığı ve çalışma
alanları bakımından yoğun olan yerlerde yaşamalarını etkiler. Diğerbir taraftan iklim, yer şekilleri ve toprağın
verimi ise fiziki föktörlerdendir.
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder